Kadın Hastalıkları ve Doğum
GEBELİK
Gebelikte ilk trimesterden itibaren multivitamin kullanılması prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riskini azaltmaya yardımcı olur. Hamilelik boyunca bebeğin kemik, kas, beyin, göz, iç organlar, sinir sistemi ve diğer tüm sistemlerinin sağlıklı gelişebilmesi için besin gereksinimi artar.
Artan vitamin, mineral ve besin ihtiyacının karşılanmaması, hem annede hem bebekte sağlık sorunları ortaya çıkarabilir. Omega 3 ,folik asit, B kompleks vitaminleri, demir, çinko, kalsiyum, D vitamini gibi vitamin ve minerallere olan ihtiyaç gebelik ve emzirme döneminde artar. Bebek için erken (prematüre) doğum, düşük doğum ağırlığı, beden ve zihin gelişiminde yetersizlik gibi sorunlara yol açabilir.
Öte yandan vücut depolarının harcanmasıyla annenin de sağlığı bozulabilir, Eksikleri önemli sorunlara yol açabilir. Gebelikte kazanılan ağırlık hem gebeliğin normal seyri ve hem de bebeğin gelişimi için önemlidir. Yeterli ağırlık kazanımı gebelik süresince önerilen düzeylerde enerji, makro ve mikro besin ögelerinin alımı ile mümkündür. Enerji ve besin ögelerinin yeterli düzeylerde alınması olumlu sağlık etkileri oluştururken, yetersiz alınması anne ve bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu derlemede gebelikte tüketilen bazı besin öğelerinin bebek sağlığı üzerine etkileri irdelenmiştir. Gebelik süresince annenin beslenmesi ve yasam sekli kendi sağlığı için olduğu kadar, bebeğin sağlığı için de önemlidir. Gebelikte beslenmenin amacı hem kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılayarak vücudundaki besin ögeleri yedeğini dengede tutmak ve hem de fetüsün normal büyümesi için gerekli enerji ve besin ögelerini sağlamaktır. Bu dönemde bazal metabolizma normalin %20’si kadar artar.
Bu artışın gerektirdiği besin ögelerinin karşılanması fetüsün sağlığı kadar annenin sağlığı açısından da önem taşır. Yetersiz beslenme gebede anemi, fetüste düşük doğum ağırlığı ve büyüme geriliği gibi sorunlar yanında, maternal hastalık ve ölü doğum risklerinde de artışa yol açabilmektedir. Yetersiz beslenen gebe kadınlardan doğan prematüre sayısı normal beslenen kadınlara göre daha fazladır.
Gebe için gerekli olan enerji ve besin ögeleri yönünden yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. Tüketilen besin miktarları önerilen miktarların altında olmamalıdır. Farklı besin gruplarından besinler tüketilerek vitamin ve minarelerin de çeşitliliği sağlanmalıdır. Demir, folik asit ve Omega-3 gebelikte gereksinimi artan önemli besin ögeleridir.
Annenin kan hacminin artması, fetüsün annenin depolarından demiri kullanması, beslenmede yapılan hatalara bağlı gelişen demir eksikliği demir takviyesi ile önlenmelidir.
Fetüste nöral tüp defektiyle sonuçlanan folik asit eksikliği gebelik öncesinden başlanarak folik asit desteği kullanılarak önlenebilir. Kalsiyum ve D vitamini fetüsün kemik gelişimi ve annenin kalsiyum depolarını korumada, diş̧ çürüklerinin engellenmesinde önem taşır.
Tüm bu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak, hem bebek hem de anne için sağlıklı bir gelecek sağlamak adına gebelik ve emzirme döneminde yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir.
Folmega Plus ile ilgili bilinen bir kontrendikasyon veya yan etkisi yoktur. Planlı bir gebelik ise 3 ay öncesinden başlanarak gebelik ve emzirme süresince kullanılabilir.
Çocuğunuzun, bedensel ve zihinsel gelişimi, büyük ölçüde bu dönemde başlar. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenmeniz hem kendinizin, hem de doğacak bebeğinizin sağlıklı olması için çok önemlidir. Bunun için aşağıdaki önerilere dikkat etmeniz gerekmektedir.
- Günde iki kibrit kutusu peynir, en az 2 su bardağı süt (pastöriza ve UHT olanlar tercih edilmelidir) veya yoğurt veya aynı miktardaki yoğurdu ayran yaparak tüketin.
- Her gün en az 1 adet yumurta, 1 porsiyon etli sebze veya kurubaklagil (kuru fasulye, nohut, mercimek vb.) yemeye özen gösterin.
- Vitaminlerin zengin kaynağı olan, taze sebze ve meyveleri her öğünde düzenli olarak tüketin.
- Gebeliğiniz boyunca her ay 1-1,5 kilo olmak üzere 7-14 kilo alacak şekilde ağırlık artışınızı kontrol edin.
- Yemeklerde, mutlaka iyotlu tuz kullanın. İyotlu tuzu, koyu renkli cam kavanozda saklayın. Bu tuzu ışıktan, güneşten ve nemli ortamlardan koruyun. Böylelikle iyodun kayba uğramasını engellemiş olursunuz. İyotlu tuzu, yemek pişmeye yakınken veya piştikten sonra ekleyin.
- Öğünlerinizi atlamayın. Azar azar, sık aralıklarla beslenin.
- Kemik sağlığınız için güneş ışığından uygun saatlerde ve düzenli olarak yararlanmaya özen gösterin.İçeriği bilinmeyen ve fazla miktarda katkı maddesi içeren besinleri gebeliğiniz süresince tüketmeyin.
- Yemeklerde, sıvı yağları tercih edin. Gün içinde zeytinyağı da tüketmeye dikkat edin. Margarin, iç yağı ve kuyruk yağı kullanmayın. Et ile pişirilen yemeklere ayrıca yağ ilave etmeyin.
- Gebelikte, artan sıvı gereksinimini karşılamak için sıvı tüketiminizi artırın. Her gün en az 10 bardak su için. Süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları içerek sıvı alımınızı artırabilirsiniz.
- Kabızlığı önlemek için sıvı tüketiminin yanında posa içeren besinler de tüketin (kurubaklagiller, taze sebze ve meyve gibi).
- Gebelikte anemi (kansızlık) daha sık görülür. Anemiden korunmak için yumurta, kırmızı et, pekmez, kurubaklagil gibi yiyeceklerin yanında taze sebze, meyve ya da taze sıkılmış meyve suyu tüketin. Yemekten bir saat önce ve sonra çay ya da kahve içmeyin.
- Sigara ve alkol kullanmayın. Sigara içilen ortamlardan uzak durun.
- Tarım ürünlerine, böcek öldürücü ilaçlar katıldığından, sebze ve meyveleri kullanmadan önce çok iyi yıkayın.
- Besinleri hazırlamadan önce ellerinizi iyice yıkayın.
Gebelikte Folik Asit Takviyesi
Beyin ve omuriliğin geliştiği nöral tüp, fetal yaşamın ilk dört haftasında oluşur. Henüz tam olarak nedeni bilinmeyen ancak genetik ve çevresel etmenlerin birlikte rol oynadığı düşünülen bazı durumlarda nöral tüp oluşumunu tamamlayamaz ve anensefali, ensefalosel, meningosel, miyelosel, spina bifida gibi nöral tüp defektleri (NTD) denilen ciddi doğumsal anomaliler oluşur. Anensefalili bebekler, doğumdan kısa bir süre sonra ölürler. Diğer NTD’ler, yaşam boyu sürecek ciddi sakatlıkların nedenidir. Getirdiği manevi yükün yanı sıra NTD’li bir çocuğun tüm yaşam boyu bakımının topluma maliyetinin, ABD'de yaklaşık 532.000 dolar olduğu hesaplanmıştır.
NTD, en sık rastlanan doğumsal anormalliklerdendir. Türkiye'de yapılan bir araştırmada, görülme sıklığı binde 3 olarak bulunmuştur. Bu oranın, Avrupa genelinde binde 1, ABD'de ise binde 2 olduğu belirtilmektedir. Daha önce NTD'li çocuğu olan çiftlerin ikinci çocuklarında NTD görülme olasılığı %2-3 olarak belirtilmektedir. Ayrıca bilinmeyen sayıda gebeliğin de NTD nedeniyle düşükle sonuçlandığı düşünülmektedir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, NTD’lerin annenin gebelik öncesinden başlayarak gebeliğinin ilk üç ayında kullanacağı, günde 0,4 mg folik asit ile %70 oranında önlenebileceğini göstermektedir.
Temel olarak NTD’lerin önlenmesi için yapılan uygulamalarda, birinci basamakta çalışan ekiplere ve yöneticilere görev düşmektedir.
Gebelikte Folik Asit Takviyesi
Ülkemizdeki NTD sıklığının göreceli olarak yüksek olduğu düşünüldüğünde, gebe kalma döneminde folik asit kullanılmasının NTD sıklığını azaltmada önemli katkısı olması beklenir. Türkiye'de NTD sıklığının azaltılması için aşağıda sıralanan önlemlerin uygulanması yararlı olacaktır.
NTD’li bebek doğurmuş ya da kendilerinde /yakın akrabalarında NTD öyküsü olan tüm çiftler, yeni bir gebelik öncesi folik asit kullanımı konusunda bilgilendirilmelidirler. Bu dönemde genetik danışmanlık verilmeli ve anne adayının günlük 4-5 mg folik asit kullanmaya başlaması sağlanmalıdır.
Yakın gelecekte gebe kalmayı planlayan tüm kadınlar, gebe kalma döneminde günlük 0,6 mg folik asit kullanmalıdırlar. Türkiye'de gebeliklerin %40’ının planlanmamış olduğu düşünülürse, bu amaca ulaşmak zor olabilir.
ANEMİ
Anemi, hemoglobin düzeyinin 100 cc kanda 11 g’dan daha düşük olduğu durumdur. Gebeliğin 2. trimestirinden itibaren, plazma hacminin artmasına bağlı olarak hemoglobin düzeyinde hafif bir azalma normal olarak kabul edilmektedir. Buna göre 2. trimestirden itibaren hemoglobin düzeyi, 10.5g/100 cc altında kalan gebeler anemik olarak kabul edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %30’unun, dünyadaki gebe kadınların ise yarısından fazlasının anemik olduğu tahmin edilmektedir. Dünyadaki tüm kadınların 1/3’ünden fazlasında da anemi vardır. Bu nedenle anemi, kadın sağlığı ve gebe sağlığı açısından önemle ele alınması gereken bir sorundur. Ciddi anemi, anne ölümlerinde 5 kat artışa yol açmaktadır. Anemik annelerde, doğum veya gebelik kayıpları sırasındaki düşük düzeylerdeki kan kayıpları, ciddi sonuçlara hatta kalp yetmezliği gelişmesi ile ana ölümlerine yol açabilir. Anemi ayrıca annenin genel sağlığını bozarak kendiliğinden düşük, preterm eylem, postpartum kanama ve puerperal sepsis riskini arttırır.
Gebelikte Anemi Nedenleri
Gebelikte, fetüsün gereksinimleri ve kan hacmindeki artış nedeniyle demir tüketimi artmaktadır. Demir gereksinimi, 2. ve özellikle 3. trimestirde artar. Tüm gebelik boyunca toplam 1000 mg demir (300 mg fetus, 50 mg plasenta, 450 mg artan eritrosit kütlesi, 240 mg annenin devam eden bazal demir kullanımı için) gerekmektedir. İlk trimestirde 0.8 mg/gün olan demir gereksinimi, ikinci ve üçüncü trimestirde 6.3 mg/gün’dür. Doğumdan sonra ve laktasyon süresince de günlük gereksinim yüksektir. Gebelerde demir absorbsiyonu artmaktaysa da diyetle alınan miktar gereksinimi karşılamaya yetmez. Vücuttaki demir depolarında, durumuna göre ek demir desteği gerekir.
Gelişmekte olan ülkelerde kadınların çoğunda beslenme yetersizliği, enfeksiyonlar, sık ve fazla sayıda gebelikler nedeniyle demir depoları çok düşük düzeylerdedir. Annelere, demir desteği yapılmadığı durumlarda demir depolarının gebelik öncesi düzeye gelebilmesi için 2 yıldan fazla bir süre geçmesi gerekmektedir.
Gebelerde Demir Eksikliği Anemisinin Nedenleri Nelerdir?
Demir Gereksiniminin Artması
Gebelikte, fetüsün gereksinimleri ve kan hacminin artması nedeniyle demir tüketimi artmaktadır. Gebelikte, özellikle 2. ve 3. trimestirde demir emilimi arttığı halde diyetle alınan demir, gereksinimi karşılamaya yetmez; bu nedenle demir desteği gereklidir.
Demir Depolarının Yetersiz Olması:
- Yetersiz beslenme düzeyi
- Sık doğumlar ve düşükler
- Sık enfeksiyonlar ve özellikle parazit hastalıklar (Ancylostoma, Necator, malaria) nedeniyle demir depoları boşalmış veya düşük düzeydedir
- Bağırsaklarda emilim bozukluğu
Anemiden Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?
- Beslenme eğitimi ve diyet düzenlemeleri
- Demir ve folat desteği
- İlaçların düzenli alınmasının sağlanması
- Parazit enfeksiyonlarının kontrolü
- Besin zenginleştirilmesi çalışmaları yapılması gerekir
Demir Eksikliği Anemisinin Belirti ve Bulguları
- Baş dönmesi
- Yorgunluk
- İştahsızlık
- Sindirim sistemi bozuklukları
- Tırnakların incelmesi
- Kısa nefes alıp verme
- Avuç içi ve konjunktivalarda solukluk
Yukarıdaki bulgular normal gebelerde görülse de, anemi araştırması yapılır.
Gebelerde Aneminin, Anne ve Bebekte Neden Olabileceği Etkiler
Anneye Olan Etkileri
- Anne ile bebek hastalık ve ölüm riskinde artış
- Düşük doğum ağırlığı riskinde artma
- Bağışıklık sisteminde zayıflama ve çalışma kapasitesinde azalma
Bebek ve Çocuğa Olan Etkileri
- Motor gelişim ve koordinasyonda bozulma
- Büyüme ve gelişme geriliği
- Dil ve okul gelişiminde bozukluk
- Azalmış fiziksel aktivite
- Yorgunluk
- Dikkat eksikliği ve enfeksiyonlara karşı dirençte azalma